Anasayfa

Binlerce yıllık bir geçmişten günümüze kalan örneklerden, önceleri sadece rahat oturmak ya da uyumak için ağaçtan ya da taştan yapılan mobilyalar, zaman geçtikçe estetik kazanmaya ve bir sanat haline gelmeye başlamıştır. Bugün mimarlık sanatından ayrı düşünemeyeceğimiz bu sanat, mimarinin mekan tasarımı aracı olarak antik çağlardan günümüze çok çeşitli evrelerden geçmesiyle oluşmuştur.

Makineleşmenin de getirisiyle günlük hayatlarda yaşanan değişim ve gelişim, sadece rahatlık arayışından çıkmış, fonksiyonellik, sağlamlık gibi ihtiyaçlar doğurmuştur. Bu ihtiyaçları sanatın ve estetiğin gelişimiyle daha "güzel" hale getirmek de yıllar geçtikçe iç mimarların işi haline gelmiştir.

Şimdi, mobilya tarihinin binlerce yıllık bu gelişiminin önemli evrelerini birkaç cümleyle anlatalım.

 

Milattan Önce 2000 - 1000

Bu yıllardan günümüze, çöl sıcaklarında bozulmayan ahşap malzemelerden yapılmış mobilyalar kalmıştır. Eski mısır uygarlığı kendi tarihi boyunca da mobilya sanatında zamanın gereklerine uygun olarak bir çok değişiklikler olmuştur.

Kısaca anlatacak olursak, Eski Krallık döneminde başlarda basit yapılı, deri kaplı katlanabilen tabureler bulunurken Orta Krallık döneminde işlenmiş ağaç sandalyeler, ayaklarda boğa ve aslan figürleri ve ayrıca liflerle bağlanmış başlıklı yataklar bulunmaktadır.

Eski mısırın son dönemi olan yeni krallıktaysa daha detaylı işlenmiş malzemelerden, çok daha gösterişli, yin ağaç yapılı mobilyalar bulunmaktadır. Bunun yanında aksesuarlar, koltuklar ve hem estetiğe hem konfora yönelik ağır mobilyalar bulunmaktadır.


Milattan Önce 4100 - 800

Sümerlerin, Akadların, Elamlar ve Asurların yaşadığı, Fırat ve Dicle arasında kalan bölge olan Mezopotamya da, mobilya sanatına önem verilen alanlardandır. Büyük uygarlıklar, uygarlıklarıyla doğru orantılı büyük, çok işlemeli ve daha çok metalden yapılmış mobilyalar kullanmışlardır. Yapılan kazılardan elde edilen bulgularda heykel ve süs eşyaları, insna figürlerinden aksesuarlar, bronz ve sarmal metal süslerle oluşturulmuş çeşitli araçlar bulunmuştur.

 

Milattan Önce 800 - 400

Frigya krallığına ait bulunan mezarlarda rastlanan eşyalar arasında ağaç mobilyalar da vardır. Buralarda bulunan mobilyalarda daha çok ceviz, şimşir ve ardıçtan yapılmış olmakla berabersedir, porsuk ve şimşirden yapılmış yataklara da rastlanmıştır. Bu bulgular bir çok ağaç türünün farklı aksamlarda kullanılmasıyla bir tek mobilya üretildiğini gösterir. Bu da dayanıklılığa, kontrasta ve konfora ne kadar önem verildiğinin göstergesidir.

 

Milattan Sonra 1000 - 1400

Türk devletlerinde mobilya sanatına Hititler ya da Mezopotamya krallıklarındaki kadar yoğun rastlanmamaktadır. Ancak Selçuklular'da çiçek ve geometrik desenli ağaç oymasından minber, mihrap, kapı ve pencerelere rastlanmaktadır.

Osmanlının son dönemlerine kadar alçak sedirler ve yer sofraları kullanıldığından mobilya sanatına dair çok fazla örnek yoktur. Ancak son dönemlerinde Edirne işi mobilya imalatı başlamış ve bir çok mobilya çeşidiyle, mobilya sanatı da kendini göstermiştir. Bu sırada batıdan ithal edilen mobilyalar da çok revaçta bulunmuştur.

 

Milattan Sonra 1000 - 1250

Dini etkiler sebebiyle daha çok kilise, saray ve şatolarda görülen ve avrupaya damgasını vuran mobilya sanatı Roman mobilya sanatıdır.

O dönem sanat ve mimari tarzlarındaki büyük değişimler, mobilya sanatını da derinden etkilemiştir. Çok büyük, şatafatlı ve ağır mobilyalar, işlevsellik ve rahatlıktan uzak, gösteriş amaçlı kullanılır bir hal almıştır.

Roman mobilya sanatı, bir çok Avrupa ülkesinde kullanıldığından, her kullanıldığı toprakta, o toprakların ihtiyaç, estetik görü ve imkanları doğrultusunda değişiklikler gösterir.

Farklı ağaçlardan farklı görsel zevklere hitabeden lakin ille de şatafatlı bir tarzı vardır.